29 Nisan 2007 Pazar

...

gittiğinden beri
pinhan sevişmelerde
kazdım dölyataklarını yıpratarak sikimi,
dünyaya girdiğim kapının gizemiydi sebebim,
veya bir anlık mutluluk içindi sadece,
zamanın planck sabitindeki anlamı kadardı meali,
soğuk odamda
sıcaklıktan çatlamasın diye
üşüyen bardağıma koyduğum çay kaşığıydı belkide,
içgüdülerim, doğam, erkekliğim, zaaflarımdı,
unuttum aslında neydi aradığım benzerlerinde.
sendeyse,
kalbinin yanına kıvrılıp uyumaktı amacım,
bağırsaklarına, midene, safra kesene kadar sokulmak,
vücudunu giyinmeye başlıyordum soyunarak her gece
ve her gece giyiniyordum tekrar senden soyunarak,
yoksun şimdi, çırılçıplağım.
yoksun,
senin olduğu halde cahilisin yokluğunun,
bir bilsen anlamını.
yokluğun;
traş köpüklerinin beyazındaki küçük kan oluğu,
uykusuzluktan küçülmüş çizgi gibi göz çukuru,
şişe dibi körkütük sarhoşluğun kusmuğu,
yokluğunda hep sen varsın.
biterken suçlamıştık hayatı hatırlar mısın?
gel
ölelim erkenden
ne kadar varsa vaktimiz kaderde
boşver
üstü kalsın...

Hiç yorum yok: