20 Nisan 2007 Cuma

...

sabah sislerini solumayı sevemedim hiç
bir öksürük gibi boğazıma takıldı hayat
kuzeye yükselirken güneş
veya ben yüzümü güneye dönmüşken
ne kadarda basit ölmek
huzursuzluğumun nedeni bedenimse
vazgeçebilmem ne kadar sürer
ya ruhuma kazılıysa şehrin pusu
bir mezar boşluğu kadar yerim yoksa dünyada
hayatın anlamını aramakla mı avunmalı
yoksa ona anlamlar yaratmakla mı?
tozlandıkça sahiplenilir eşyalar
yokluklarda kabullenilir insanlar
sabah sislerini solumayı sevemedim hiç
bir öksürük gibi boğazıma takıldı hayat
kuzeye yükselirken güneş
veya güneye düşerken
huzursuzluğumun nedeni bedenimse
vazgeçebilmem ne kadar sürer
nedir bir köprü korkuluğundaki maksimum sürem?

Hiç yorum yok: