21 Ağustos 2009 Cuma

...

başını gömersen
geçmişin sularına boğulursun
kaldır başını bak ufka
ne kadar parlak güneş

dünler geçti ve bitti
hatalarımız bileklerimizde pranga
bugün karışık akıllarımız
ne varki elimizde gelecekten başka

herkes öder bedelini günahlarının
tek tarafa yüklenemez bedelleri
ortak günahların

kaldır başını bak ufka
ne kadar parlak güneş
haykırıyor özgürlüğü her sabah

gel benimle
bilinmezliğe kaçalım
tüm pişmanlıklarımızı
aşkımızda boğalım

gitme
vur
öldür beni
sen bilemezsin
hissizliğin katlanılmaz zehrini

sensiz bir günümü yaşayamazsın
kaldırmaz yüreğin
ve sen bana
söküp tüm umutlarımı ruhumdan
hislerimi yok edip
dalgınlıkla kesilen elinin
kıpkırmızı kanına acıyı hissetmeden
boş boş bakan
her gece ölüme duayla yatan
eski halime
dön diyorsun

umutsuz bedenime
seninle bir geleceğin
parlak umutlarını ekip
bunun uğruna bilip bilmediğin
onlarca fedakarlığımla
sana yepyeni yarınlar hazırlarken
benim ellerimden çıkma
yanlış bir bahaneyle
benim ellerimi bırakıp gitmeye
ayrılıktan beter pimanlıklarla
beni acıtıp üzmeye meylediyorsun

gitme
ölümden beter olur yokluğun
her gece kapadığında gözlerini
ya da yıldızlara açtığında
arkanda bıraktığın enkazım gelir aklına
göz yaşlarım ıslatır gülüşlerini
edemediğim ahlarım tutar
zorluklarsa seni yıldıran
her zorun daha zoru var

gel benimle
bilinmezliğe kaçalım
tüm pişmanlıklarımızı
aşkımızda boğalım

gitme
vur öldür beni
sen bilemezsin
aşkın yokluğunda
yalnızlığın kasvetini
suçsuz cezaların kahreden gecelerini

gitme
vur öldür beni
aksın kanlar şakaklarımdan
katalizör değil insanoğlu
sağ çıksın yalnız kalan
üç kişilik aşlardan...

Hiç yorum yok: