4 Eylül 2007 Salı

...

yeşil çimenleri okşayan
yakıcılığı dinmiş akşam güneşi
rüzgarla sarmaş dolaş
henüz kararmadan hava
ısınsın diye lambası yakılan
denizfenerinin hırçın dalgalarla dansında
sakin bir sahilin zaman tarafından parçalanmış
ufalanmış ayaklar altında ezilmiş
dalgalarla sindirilmiş
eskinin sert gururlu kayaları kumlarında
kaybedilişi başlamasında gizli
yer çekimine karşı amansız bir savaş yapılmakta
hangi kitap, hangi film, hangi resim, hangi şiir
tenimde yüzen rüzgarın yerini tutabilir
eskimeye and içmiş yeni günlerin uysallığında
yıkılmaya adanmış hayallerin tortusunda
doğaya kaçışımızın vicdani sorgusunda
mutsuzluktan yoksunluğun dinginliğinin
yerini hangi sevgilinin gözleri doldurabilir
yalnızlık güzeldir
yalnızlık içgüdüseldir
yalnızlık savaş cesetlerinden arda kalan sessizliktir
yokluğun en ıssız beldesidir
bedenim şikayet etsede
ruhumun ülkesidir...

Hiç yorum yok: