25 Ekim 2011 Salı

...

gece bir patika gözlerin
ıslak toprak yumuşaklığında
parmak izlerim adımlı
ruhunun körpe yolluğunda.

gem vurulmuş ruhumun
hayal kusan dudaklarına.

ne kadar sevimli olur bir çocuk
bedeni ruhundan soyulunca.
ya kıyamazsak gömmeye
sevdiklerimizin cesetlerini
çürümüş et kokusu kaplarsa
yıkık köhne ciğerlerimizi.

ölsen, kıyıp gömemezsem seni
yaşasan, kıyıp sevemezsem
duraksama,
kaç.

yokluğun konsolosluğuyum ben
avrupanın bakımlı topraklarında
sefil afrika ülkelerinden birine aittir aslım.
yaşadığım hayatla,
sahip olduğum eşyayla,
benliğimin beynindeki silüeti
bedenimle,
yok bir şeylerin temsilcisiyim.
izin yok içeri girmeye
bir şey yok içeride.

bak gözlerime
dikkatlice,
gördüğün ıssızlık;
içimde katledilmiş devrimci çocuk düşlerimin toplu mezarıdır
yalnızlık dersin sen ona,
sevmekten korkmaktır çevrendeki adı.

yalnızlık; portakalın soyulup çöpe atılmış kabuğudur
soy ve çöpe at sonsuzluğumu
korktuğum sevgimi de al
yalnızlığım sunağında kan revan
peki ya gözlerim
peki ya gözlerin
peki ya
peki...

Hiç yorum yok: